Ana içeriğe atla

Okul Öncesinde Matematik Eğitimi

OKUL ÖNCESİ DÖNEM ÇOCUĞU VE MATEMATİK
    Matematik,adını duymamış olsalar bile, herkesin yaşamlarına sızmıştır.Yaşamın herhangi bir kesitini alın, matematiğe mutlaka rastlarsınız.Ben matematikten anlamam diyenler, aslında her gün matematikle iç içe yaşamaktadırlar.

Her ülkede her düzeydeki eğitim kurumunda matematik öğretiminin gerekliliği hemen hemen tartışılmaz bir kanı olarak gelişmiştir. Hatta denilebilir ki, bir ulusun eğitim programında matematiğe ayrılan yer, o ulusun kendi dilini öğretmek için ayrılan yere eşdeğerdir.(MEB, 1998) incelendiğinde 4,5,6,7,8. sınıflarda 4’er saat olmak üzere sınıf düzeyinde %13,33; okul düzeyinde ise %13,33 oranında ağırlığa sahiptir. Bu yönüyle okul düzeyinde “Türkçe”den sonra ikinci sırada ağırlığı olan bir ders konumundadır.) Çünkü matematik insanlığın ortak düşünme aracıdır,ortak dildir. İnsanlar çevrelerini tanıdıkları andan itibaren matematiğe gereksinim duymuşlardır. Kişiyi etkileyen olaylardan başlayıp, evrenin yapısına kadar giden düşüncenin hepsinde matematik vardır.

Hiç kuşkusuz öğrenim hayatımızın bazı aşamalarında, matematik hepimizin çekindiği bir ders olmuştur. Okul öncesi dönem matematik eğitiminde en önemli aşamalardan biri, hatta en önemlisidir çünkü,

  • Okul öncesi dönemde matematik korkusu/kaygısı gelişmemiştir.
  • Matematiğin oyuncu,eğlenceli güzel yüzünü tanımak için daha uygun bir ortam olamaz.

   Okul öncesi dönemdeki çocuklar meraklı, araştırıcı, hayal güçleri kuvvetli ve sorgulayıcılar. Çocukların bu yöndeki gelişimlerini desteklemek amacıyla, onların araştırabilecekleri, meraklarını giderebilecekleri, neden sonuç ilişkisini görebilecekleri, çeşitli fikirler öne sürerek tahminlerde bulunabilecekleri fırsatlar vermeli ve bu yönde eğitim ortamları hazırlanmalıdır. Bu da çocukların merak ve araştırma duygularını geliştirici ve zihinsel yeteneklerini uyarıcı etkinliklerden biri olan “matematik etkinlikleri” ile mümkündür. İlerki yıllarda çocukların matematik alanlarında daha başarılı olabilmeleri için, onlara yardımcı olabilecek tecrübelerle erken yaşlarda karşılaşmaları gerekmektedir. Özellikle ilkokul yıllarında çocuklarda matematik korkusunun gelişmemesi, matematiği sevmesi, matematik öğreniminden heyecan duymaları ve matematiğe karşı pozitif tutum geliştirmeleri, okul öncesi yıllardaki matematik yaşantıları ile doğrudan orantılıdır. Çünkü okul öncesi yıllar birçok matematik kavramının temellerinin kazanıldığı sihirli yıllardır. Bu dönemde çocuklar günlük yaşantılarında matematik ile ilgili pek çok temel kavrama başvururlar ve bu kavramları öğrenmeye başlarlar. Çocuklar tarafından başarısızlık endişesi duymadan öğrenilen bu temel kavramlar, ilkokul yıllarında kazanılan daha karmaşık kavramlarında temelini oluşturur.

Okul Öncesi Dönemde Matematik Etkinliklerinin Önemi ve Çocuk Gelişimi Açısından Yararları

Okul öncesi dönemde çocuk; miktar (az-çok), ezbere ritmik sayılar, toplama-çıkarma, kümeler,kesirler geometrik şekiller, uzunluk, ağırlık, zaman ile ilgili olarak matematiğin pek çok kavramını öğrenmeye başlar.




Matematik öğrenmeyi etkileyen faktörler:
  • Çocuğun büyümesi, olgunlaşması, hastalıkları, beslenmesi vs.
  • Zekası
  • İlgi ve yetenekleri
  • Sosyal ve duygusal gelişimi
  • Anne ve babanın eğitim durumu
  • Ailenin ekonomik düzeyi
  • Ailede bireyler arası ilişkiler
  • Okulun vermiş olduğu eğitimin niteliği
  • Toplumsal koşullar olarak sıralandırılabilir.


Okulda oluşturulan fiziksel ortam ve öğrenme ortamı çocuğun matematiksel kavramları kazanmasına yardımcı olurken; aynı zamanda farklı tarzlarda düşünme ortamı yaratarak, düşünsel gelişimi de etkiler.

Okul Öncesi Eğitim Programlarında Matematik Etkinliklerinin Amaçları

  • Matematiğe karşı olumlu tutum geliştirmek. Matematikle ilgili kavramları öğrenmeye ilgili ve istekli olmalarını sağlamak.
  • Matematiğin yaşam içerisindeki gerekliliğini ve önemini kavratmak.
  • Gelişimsel düzeyi ve aynı zamanda bireysel farklılıkları dikkate alan uygun eğitim öğretim ortamları oluşturmak.
  • Çocuğun gelişimsel düzeyine uygun, akıl yürütme ve problem çözme becerilerini geliştirmek.
  • Çocuğun gelişimsel düzeyine uygun olarak, günlük yaşantı içerisindeki karşılaştığı matematiksel kavramları anlama ve öğrendiklerini kullanma yeteneği geliştirmek.
  • Çocuğu bir sonraki eğitim basamağı olan ilköğretime hazırlamak.


Matematik Etkinlikleri İle İlgili Kavramların Kazandırılmasında Temel İlkeler

A) Keşfederek Öğretim
Çocuğa bir “kare” şekli göstererek. Buna “kare” diyoruz. Karenin dört eşit kenarı dört köşesi vardır diyebileceğimiz gibi buna “buna kare” diyoruz. Siz bana, bu şekli diğerlerinden( diğer geometrik şekiller gösterilir) ayıran özellikleri söyleyebilir misiniz? De diyebiliriz. İkinci yol onları kareyle ilgili keşifler yapmaya zorlayacaktır.

B) Aktif Öğrenme İlkesi:
Öğretmenin sınıfta kurabiye hamurunu hazırlarken kendisinin malzemeleri ölçerek, sayarak yapması yerine; çocukları etkinliğe katarak, onlara ölçtürmesi , malzemeleri saydırması, öğrenme açısından daha etkilidir.

C) Hareket Yoluyla Öğrenme İlkesi
Çocuk şarkıyı parmaklarını, ellerini, kollarını, ayaklarını, hatta tüm bedenini kullanarak söylüyorsa; hem şarkıda geçen kavramları daha kolay öğrenecek, hem de büyük bir keyif alacaktır.

D) Sosyal Etkileşim İlkesi
Çocuklara etkinlikleri sırasında birbirlerinden bir şeyler alıp-vermelerini ya da birbirleri ile konuşmalarını , konuşarak anlaşmalarını sağlayacak ortam sağlanmalı.

E) İşbirliği Yoluyla Öğrenme İlkesi
Çocuklar “sokağımız” konulu bir sanat etkinliğini grup etkinliği olarak yaptıklarında, grup içindeki kendi sorumluluklarını yerine getirmeye çalışırlar. Birbirlerinin yanlışlarını görebilirler, düzeltebilirler. Birbirlerine öğretirken öğrendiklerini pekiştirirler ya da arkadaşlarından yeni bilgiler öğrenebilirler.

F) Yaşama Yatkınlık İlkesi:
Günün her saatinde ( yemek yerken, el yıkarken, bahçede oynarken, bir gezi sırasında vs.) matematik ile ilgili tecrübelerin zenginleştirilebileceğini unutmamalıyız. Öğrendiklerini ev ortamına da transfer edebilmeleri için aileyle iş birliğine gidilmelidir.

G) Çocuğa Uygunluk ve Bireyselleştirme İlkesi:
Sınıfımızdaki çocukların düzeylerini dikkate alarak, aynı kavram etkinliği saatinde “toplama” yaptırmak için; bazı çocuklara sadece 5 sayısı içerisinde bisküvileri saydırarak toplama yaptırırken, daha ileri düzeyde olan çocuklara ise alıştırma kitaplarındaki, ilk 10 sayısı içerisindeki, resimli alıştırmalardan toplama yaptırılabilir.


Kavram Öğretiminde Dikkate Alınması Gereken İlkeler:

  • Öncelikle nesnelere çalışınız. Çocuk doğumdan itibaren nesnelerle sürekli bir aradadır. Aktif olarak çocuk, nesnelerle birlikte deneyimler yaşadığında, kavramları öğrenmesi daha kolay olacaktır.
  • İki boyutlu materyallerle (resimlerle, flaş kartlarla çalışınız.) Bir çocuk; hangi çocuğun daha uzun boylu olduğunu ya da hangi tabakta daha çok elma olduğunu, resimlere bakarak  anlayabilir.
  • Sembollerle çalışınız. Çünkü nesneler ve iki boyutlu materyaller bize tüm kavramları öğretmemiz de yardımcı olmazlar.
  • Bir kavram öğretirken o kavramı tanıma, isimlendirme, eşleştirme, karşılaştırma, sınıflandırma, sıralama ve tanıma çalışmaları yapmak çok önemlidir.

Matematik etkinlikleri ile ilgili kavramların kazandırılmasında kullanılan yöntem ve teknikler;

  • Hikayeler, masallar,
  • Şarkı,şiir,tekerleme,bilmece ve parmak oyunları,
  • Eğitici drama,
  • Analojiler (Benzeşme ile öğretme),
  • Deney,
  • Bilgisayar destekli eğitim,
  • Yaratıcı düşünme ve sanat etkinlikleri,
  • Oyunlar,
  • Gezi gözlem,
  • Okuma yazmaya hazırlık çalışmaları, olarak sıralanabilir.



Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Okul Öncesinde Paylaşma

Çocuklar ve Paylaşım Duygusu Bebek hareketlilik kazanıp annenin kucağından indiğinde, ‘anneden ayrı’ bir benlik kurmaya başlar artık. Emeklemeye ve yürümeye başlamakla birlikte kendini ve çevreyi daha iyi keşfetme fırsatını yakalar. Kendini keşfederken, kendini ve kendine ait olanları tanımlama ihtiyacı içindedir. “Ben” ve “benim” kelimeleri yavaş yavaş en sık kullandığı kelimeler olmaya başlar. Yürüme becerisinin gelişmesiyle birlikte, dünyayı keşfi kendi kontrolüne girer. Çevre, ulaşılacak noktalar ve incelenecek nesnelerle doludur. Geliştirmekte olduğu kontrol duygusunu nesnelere karşı da kullanmaya başlar. Açıkça kendine ait olan nesnelerin ötesine geçip, ulaşabildiği her nesneye “benim” demeye başlar. Bu dönem çocuklarının en temel bilişsel gelişim özelliği ben-merkezcil düşünmedir. Dünya hakkındaki kısıtlı bilgileri, yeni tanımlamaya başladıkları ”ben” çevresinde gelişmektedir çünkü. Bu nedenlerle, 2-3 yaş anne-babalarının en yaygın şikayetleri arsındadır çocuklarının ...

Okul Öncesinde Farklı Yaklaşımlar

MONTESSORI 1900’lerin başlarında Roma’da Maria Montessori tarafından geliştirilen  Montessori eğitiminin  merkezinde çocuk vardır ve öğretmen çevreyi hazırlamak ve çocuğun çevresi ile etkileşime geçmesinden sorumludur. Akademik gelişimi desteklemekle birlikte,  çocukların kendilerine özgü birey olduklarına ve kendi kapasiteleri doğrultusunda öğrendiklerine de odaklanmaktadır. Ayrıca, özgüven, inisiyatif, konsantrasyon, düzenlilik, ne istediğini bilme, bağımsızlık, başkalarına olan saygıyı geliştirme bu yaklaşımı nitelemektedir. Farklı yaş gruplarındaki çocukların aynı sınıflarda eğitim görmesine imkân veren yaklaşımın amacı, büyük yaş çocukların daha küçük yaş çocuklar için rol model olması;  büyük yaş çocuklar için de yardımlaşma ve özgüveninin desteklenmesidir. Montessori okullarında kullanılan oyuncaklar da sahip olduğu niteliklerle farklılıklar gösterir. Çocukların farklı duyu organları ile oyuncakları keşfetmeleri sağlayacak özgür bir ortam oluşturulur....